Sinek Kuşu Mucizesi
Küçük bir uzaktan kumandalı araba düşünün. Uzunluğu beş-on cm kadar olsun. Acaba şarjını tam doldurduktan sonra kaç dakika kullanma şansımız olur. Ben diyeyim on dakika, sen de yarım saat, gelişmiş teknolojisi olsun bir saat kullanalım.
Geçenlerde yerde gezen karınca ve diğer böceklerin nasıl yorulmadan, enerjileri bitmeden sabahtan akşama kadar sanki yetiştirecekleri işler varmışcasına hızlı adımlarla dolaştığını düşünürken bir arkadaşa bu konuyu açtığımda ondan cevap alamasam da sinek kuşu diye bir kuşun hiç durmadan sekiz yüz km mesafeyi uçabildiğini öğrendim. İlk başta bir kuşun neredeyse İstanbul'dan Giresun'a hiç dinlenmeden uçabilmesi biraz zor görünse de araştırınca bunun doğru olduğunu araştırmalarım sonucunda hayretler içinde öğrendim. Bu kısa araştırmam sonucunda bu kuşun;
- kuş türleri arasında en küçüğü olduğunu,
- ağırlığının ortalama 3 gram olmakla dev türlerinin en fazla 24 grama ulaştığını,
- 800 km hiç dinlenmeden uçabildiğini,
- çiçek özleriyle beslendiğini
- (ve bence en ilginci) kanatlarını saniyede 15 ile 60 kez arası çırptığını da
Ancak kuşun ağırlığının en fazla 24 gr olabildiği düşünüldüğünde bu kuşcuğun her yeri yağ olsa dahi saniyede 15-60 kez kanat çırpıp 800 km yolu hiç dinlenmeden gitmesinin ben biyoloji ve fizik bilimiyle değil tam manasıyla ancak iman bilimiyle anlaşılabileceğini düşünüyorum. Bununla ilgili olarak Bediüzzaman Said Nursî'nin Birinci Söz'ünde bahsettiği, kainatta ki her şeyin 'Bismillah' dediği gerçeğinin, bu sinek kuşu mucizesinin bir parça belki de tam manasıyla anlaşılmasına latif bir pencere açacağı kanısındayım. Şöyle ki:
''Evet, nasılki görsen: Bir tek adam geldi. Bütün şehir ahalisini cebren bir yere sevketti ve cebren işlerde çalıştırdı. Yakînen bilirsin; o adam kendi namıyla, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki o bir askerdir. Devlet namına hareket eder. Bir padişah kuvvetine istinad eder.
Öyle de her şey, Cenab-ı Hakk'ın namına hareket eder ki; zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyorlar. Demek herbir ağaç, Bismillah der. Hazine-i Rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor. Her bir bostan, Bismillah der. Matbaha-i Kudret'ten bir kazan olur ki: Çeşit çeşit pekçok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişiriliyor. Herbir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar Bismillah der. Rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur. Bizlere, Rezzak namına en latif, en nazif, âb-ı hayat gibi bir gıdayı takdim ediyorlar. Herbir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları, Bismillah der. Sert olan taş ve toprağı deler geçer. Allah namına, Rahman namına der, her şey ona müsahhar olur.
Evet havada dalların intişarı ve meyve vermesi gibi, o sert taş ve topraktaki köklerin kemal-i sühuletle intişar etmesi ve yer altında yemiş vermesi; hem şiddet-i hararete karşı aylarca nazik, yeşil yaprakların yaş kalması; tabiiyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor. Kör olası gözüne parmağını sokuyor ve diyor ki:
''En güvendiğin salabet ve hararet dahi, emir tahtında hareket ediyorlar ki; o ipek gibi yumuşak damarlar, birer asâ-yı Musa (A.S.) gibi فَقُلْنَا اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ emrine imtisal ederek taşları şakk eder. Ve o sigara kâğıdı gibi ince nazenin yapraklar, birer aza-yı İbrahim (A.S.) gibi ateş saçan hararete karşı يَا نَارُ كُونِى بَرْدًا وَ سَلاَمًا âyetini okuyorlar.''
İşte aynen küçücük tohumların başlarında kocaman ağaçları taşıması, tavuğun bize kendi belki bilincinde olmadığı halde yumurta, ineğin süt, arının bal vermesi gibi bu küçük sinek kuşunun da böyle kendinden beklenmeyecek şeyler yapması belli ki 'Bismillah' deyip kendi yaratıcısına ve sonsuz kudret sahibinin gücüne dayanmasıyla oluyor. Madem bu küçücük kuş yaptığı işlerde kendine güvenmeyip belki şuursuz bir şekilde yaratıcısına dayanıyor ve bu dayanma karşılığında kendisinde -normalde yemeden içmeden bir kaç saat ancak yaşayabildiği halde- 800 km durmadan uçabilme kuvvetini buluyor. Biz de bu büyük güç kaynağına itimat edip dayanmalı ve o küçük kuş gibi belki şuursuz bir halde değil şuurlu bir surette ''Bismillah'' demeliyiz. Bu tabirler yine aynı birinci sözde de şu şekilde söylenmiştir:
''Madem her şey manen Bismillah
der. Allah namına Allah'ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi
Bismillah demeliyiz. Allah namına vermeliyiz. Allah namına almalıyız. Öyle ise,
Allah namına vermeyen gafil insanlardan almamalıyız...''
Vesselam...
Kehlerî
Ekler:
(Video)
1) Bu kuş ile ilgili bir çok video bulabilirsiniz ancak ben Youtube'da izlediğim hoşuma giden birini buraya koyuyorum. Videodan anlaşılıyor ki bu küçük kuş çok küçük olsa da bizlere yakın olmaktan çokta korkmuyor. :)
2) Küçük bir belgesel.
(Fotoğraflar)
Hz. Allah'ın yarattığı her şeyde bir hikmet vardır. Bilsek de, bilmesek de.
YanıtlaSil